14 Temmuz 2010 Çarşamba

En Güzel Üçlüler 05 - MFÖ
















Her devirde her nesile unutulmaz şarkılar hediye ettiniz. Ayrı ayrı efsanesiniz ama birlikte efsaneden de ötesiniz...

13 Temmuz 2010 Salı

Meraklısına Süper Belgeseller

NTVSpor yine nefis belgeseller yayınlıyor. Dün akşam başlayan ve her Pazartesi 20.00-21.00 saatleri arası yayınlanacak "Büyük Rekabet" dünyanın en büyük futbol rekabet hikayelerini ekranlara taşıyor, başlangıç hikayesi Brezilya-Arjantin idi ve Diego'nun bolca konu olduğu belgesel çok keyifliydi.

Bu akşam ve Cuma dışındaki günlerde 22.15-23.00 arası "Futbolun 50 Harikası" belgeseli ekrana gelecek. Bu akşamki D10s ekranlarda :) Futbolun harikalarının başında gelen Diego'nun öyküsü kaçmaz :)

12 Temmuz 2010 Pazartesi

Bir Daha Çal Sam...




Dünya Kupasından Notlar... Kısa Kısa...

  • Seni çok özleyeceğiz vuvuzela... Şaka yahu şaka tabii ki özlemeyeceğiz :)

  • Altın 11'e Paul'ü yazarım, inanılmaz yüzdeyle oynadı.... Bahsin hakkını verdi, adamsın Paul!

  • Turnuvanın yıldızı Maradona, ister oynasın, ister yönetsin, ister sadece basın toplantısı yapsın, hep olsun, Arjantin'i bırakmasın, bizden ayrılmasın. Her zamanki gibi Maradona Maradona kurban olam yaradana!

  • Güney Amerika olarak hızlı başladık, çabuk yorulduk, Brezilya'da böyle olmaz, keyfini çıkar Avrupa, geri dönüşümüz muhteşem olacak.

  • Saha dışındaki topla oynama oranında Maradona açık ara birinci... (Topukla topu sahaya geri yollaması efsane...)

  • İspanya'ya her maç ayrı top lazım, birileri olaya el atsın, karşısındaki takımların şevki kırılıyor. İstatistikçi uyukluyor :) (İspanya ise yaz yüzde 65'i, amannn......)

  • "Bugün ben gol yediysem tek suçlu Jabulani'dir..." Ben de inadında Jabulani'nin yanındayım kardeşim... Aniden yön değiştirmeni seveyim Jabulani :)

  • Waka Waka'yı dinledikçe çok sevdik, üstüne bir de Waving Flag... Oh oh mis mis... Shakira şakımaya devam et lütfen...

  • Maradona'nın kıyafetleri > Dunga'nın kıyafetleri

  • Ülkemizden yolladığımız hocalardan biri dünya şampiyonu, biri dünya üçüncüsü. Biz neredeyiz? Evde TV tribününde. Biz bu futbolu biliyoruz be hocam...

  • Bu portakallar bize sert geldi, biz eski portakalları istiyoruz...
  • Bu hakemlerle Dünya Kupası bitmez... Bitti ama...
  • Baggio nerdesin, tekrar giy kramponları kurtar İtalya'yı....
  • Müller gibi adamın olsun, dünya borcun olsun...
  • Bu turnuvada bi biz mesut olamadık, Almanya çok Mesut oldu bu arada...
  • Paraguay, Uruguay.... Güney Amerika ayları bir başka güzel...
  • Ben tek Ronaldo tanırım, o da turnuva sırasında Rio plajlarında güneşleniyordu tahminen...
  • İçinizdeki Ganalılar ve Japonlar, evet onlar biziz. Bir dahaki turnuvaya da bekleriz...
  • İş saatine maç denk gelmesin, onlar da seyredilebilsinler...
  • En Total Futbol > Öz Total Futbol

Biri Altyapı mı Demişti?

Süreğen bir milli takım başarısı için İspanya yine bize mükemmel bir örnek sundu. Altyapına önem ver, altın bir nesil yakala, ligini domine eden takımının iskeletini kullanarak kulüp takımı gibi performans göster. 2000'lerin başına sarkan dönemde bizim Galatasaray-Milli Takım örneği ile yakaladığımız ama süreğen kılamadığımız dönem ister istemez geliyor akıllara. Fransa da dillere destan akademisi ile müthiş bir hasat toplama dönemi geçirmiş, 1998 Dünya Şampiyonu ve 2000 Avrupa Şampiyonu olmuştu. İspanya'dan ve bizden farkları lejyonerlerden kurulu takımlarını bir takım gibi oynatmayı başarabilmişlerdi ve yıldızları da en verimli dönemlerini geçiriyordu.

Şu andaki durum yıldız oyununa dayalı Güney Amerika tarzı ile takım oyunu dayalı Avrupa oyununu karşı karşıya getiriyor. Artık bir Maradona mucizesi beklemek hayalcilik olacak, (Ki olsa ne güzel olur) takımların gitgide birbirine benzeyen oyun tarzlarında fark yaratacak altın bir nesil yakalayan önde olacak gibi gözüküyor.

Çağdaş futbol dünyası takımları hangi seviyede olursa olsun hızlı başarıya şartlıyor. Bu durumda ne lig takımlarında ne milli takımlarda süreğen bir başarı beklemek imkansız. Ancak İspanya gibi çok güçlü bir altyapınız olacak ve sahaya çıktığınızda kendi futbolunuzu oynama lüksünü yaşayacaksınız. İspanya'nın bu turnuvuda en büyük lüksü buydu, kendi oyununu oynayacak kadar güçlüydü, oyuncuların yetenekleri ve uyumu onlara bu şansı tanıyordu. İspanya dışında bir lig takımının iskeletini kullanan başka takım olmadığına dikkat çekmek isterim. Aslında bu kadrosunda Ronaldinho, Messi, İbrahimoviç, Henry olduğu kadar Xavi, Iniesta, Pique, Puyol, Pedro bulunduran Barcelona'nın başarısıdır. İspanya böyle bir altyapıya sahip olduğu için ne kadar gururlansa azdır. Ki buna yine Real'in altyapısından gelip, efsaneleşmiş oyuncuları kattığınızda yıkılmaz bir takım çıkıyor karşınıza.

Şimdi Robben'in kaçan golleri çok konuşuluyor ama ya İspanya'nın yüzde yüzlerine ne demeli? Finalde yenilseler de gerçek değişmeyecekti, İspanya şu anda dünyanın en iyi takımıdır. Çok hakedilmiş bu şampiyonluk tarihin en haklı taçlarından biridir. "Takım" kelimesinin altını çizmek lazım, takım derken toplu savunma yapmayı kastetmiyorum, topa hükmetmeyi, alan daraltmayı, yardımlaşmayı, doğru anda insiyatif almayı savunmadan çok gol atmaya yönelik aksiyonların altını çizmek istiyorum.

Sonuçta ne oldu? Bu kadar güçlü bir takıma diğer takımlar güçlerine neticesinde karşılık vermeye çalıştılar, savunma dirayeti en yüksek olan takım Hollanda bile iyi dayanmasına rağmen 117. dakikada teslim oldu ki yapılan fauller daha hakkaniyetle kararlarla değerlendirilse maçı 8 kişi tamamlamaları içten bile değildi. Cesaretle İspanya'nın üstüne gitseler ne olurdu? En azından iyi bir maç seyrederdik.

Tüm bunları söylerken tabii ki finale çıkan takımın taraftarı olmamanın rahatlığı var. Haliyle iyi oyunun canı cehenneme, kupa var işin ucunda psikolojisine kapılmamak imkansız gözüküyor. Ama diğer yönüyle de Hollanda'nın yıllardır futbolseverlerin yüreğinde kurduğu tahtın artık soru işaretleri ile dolu olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Ben hayatımda ilk kez rakibine böyle giren bir Hollanda savunması gördüm, işallah bir daha da görmem. Umarım o eski şiir gibi top oynadıkları günlere bir an önce geri döner.

Toparlamak gerekirse bu başarı İspanyol altyapısının müthiş zaferidir. Ve bunu yaparken gayet egosuz bir şekilde başka bir ekolün izinde gitmenin faydası görülmüştür. Hollandalı olsam bunun için ekstra üzülürdüm, karşında ekolünü senden çok daha iyi uygulayan bir takım var ve bunun meyvesini artık büyük bir keyifle mideye indiriyorlar. Biz hala Rijkaard'ın, Del Bosque'nin, Löw'ün teknik direktörlük yetilerini tartışalım :) :(

11 Temmuz 2010 Pazar

VIVA ESPANA!

Futbolun adaleti kısa vadede olmasa da uzun vadede vardır dostlar.Gerçekten iyiysen eninde sonunda kazanırsın. İspanya'nın son 4-5 yıldaki çıkışı rastlantısal değildir ve kazandığı kupalar anaların sütü kadar ak başarılardır, haklarını güzel oyun adına teslim edelim.

Altın nesil gözümüzün pasını silerek duble yapmıştır. Bu turnuvayı kazanma hakkaniyeti açısından da çok sevdim ve finalde de aksi gerçekleşmedi. İspanya hakederek sonuna kadar geldi ve kupaya uzandı. Brezilya-Arjantin'in alternatifi olarak Arjantin-İspanya finali de tadından yenmezdi ama olmadı, en azından şanlı Arjantin alamasa da kupayı gerçekten hakeden bir takım kazandı.

Güzel oyunu seven biri olarak Hollanda'nın bir an önce eski stiline dönmesini yürekten diliyorum.

Daha geniş analizler daha sonra :)

Paul'den Al Haberi



















Ben diyorum ki Paul'e bir bahis eki ya da sitesinde köşe yakışır. "Altı Koldan Bahis" de köşenin ismi olsun. Bir kaç tiyo ver de tatil parasını çıkaralım be Paul'üm :)