3 Temmuz 2010 Cumartesi

Dunga Ayrılırken...

















2006'dan beri Brezilya'nın başında olan Dunga dünkü yenilginin tüm sorumluluğunu üstüne aldı ve görevini bırakacağının sinyalini verdi.

Dunga'nın parlak futbol kariyerinde Brezilya'nın en Avrupalı futbolcularından biri olduğunu gözlemlemiştik. 1994'te oyuncu olarak aldığı Dünya Kupası'na bir de teknik direktör olarak ulaşmak istiyordu, ama olmadı.

Önce istatistiksel olarak bakalım, TD olarak 60 maç Brezilya'nın başında sahaya çıkan Dunga 42 galibiyetle yüzde 70 galibiyet oranı gibi başarı yakalamış. Ama hemen belirtelim Dunga döneminde çok fazla hazırlık maçı oynanmış, bu 60 maçın 26'sı hazırlık ve hazırlık maçlarında 21 galibiyetle Brezilya rakiplerini adeta süpürmüş. Resmi maçlardaki yüzde ise 62'ye düşüyor ki bu da çok kötü bir ortalama değil. 2009 Konfederasyon kupasını yenilgisiz alan ve 2007'de Copa America'yı müzesine götüren Dunga'nın talebeleri, büyük beklentilerin karşılığını veremeyerek Dünya Kupası'ndan elendiler.

İşin sayısal yönü böyleyken biraz da oyuncu seçimleri ve futbol mentalitesine bakalım. Dunga Brezilya'da özellikle kadro istikrarını ön planda tuttu, megastarlardan çok kendi futbolculuğu gibi disiplinli ve çok koşan oyuncu profiline yakın oyuncuları tercih etti. Kafasındaki kadroyu bozmaktan kaçınarak ilerlemeye çalıştı. Belki de biraz da oyunculuğundan kalan esintilerle futbolseverler son 3-4 yılda daha sağlam oynamaya çalışan, savunma disiplini üst seviye ve artistik hareketlerden uzak bir Brezilya seyrettiler. Özellikle savunmada belki de tarihinin en sağlam oyuncularını içeren Brezilya, orta saha ve forvetinin üretkenlik problemini bu kupada aşamadı. Yenerken bile oyuna çok hükmeder gözükmedi. Gerçek anlamda dayanıklılık gösteren ilk rakibine karşı ise oyunu çevirecek oyunu ortaya koyamadı.

Sanırım bu yenilginin cevabını genelde çok iyi bir sezon geçiren savunma oyuncularından çok liglerinde çok da verimli sezonlar geçirmeyen ortasaha ve forvet oyuncularında aramak gerekiyor. Elano, Kaka, Robinho ve Fabiano'nun geçen seneki form durumu adeta Dünya Kupası'na da negatif olarak yansıdı. İşin en ilginç tarafı dayanıklılığı ile övülen Brezilya'nın yenik duruma düştükten sonra rakibi baskı altına alamaması ve büyük şaşkınlık içine düşmesiydi.

Benim için Dunga'nın takımı çok da keyif veren bir Brezilya olamadı ne yazık ki. Gözlerim Ronaldinho'yu, Adriano'yu, Ronaldo'yu aradı durdu. Brezilya bizi yıllarca güzel oyuna alıştırdığından çağdaş futbolun teranelerini / dayatmalarını bu takımda görmek istemiyor insan.

Dunga'nın özellikle kıyafet seçimlerinin unutulacağını sanmıyorum :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder