5 Haziran 2010 Cumartesi

Diego'ya Mektup


Sevgili Diego,

Şöyle bir bakıyorum da futbolu bıraktığın günün üzerinden kaydadeğer bir zaman geçmiş. Şimdiki futbolcular tabiri caizse beygir gibi koşuyorlar, rakamlar sistemler üretildi, "Kazanan haklıdır" düsturunun üstadları tüm hünerlerini sergiliyorlar. Keyif alıp, keyip vermektense cukkayı sağlamlaştırmanın yolunu arıyorlar. Bayrak adamlığı neredeyse ayıplıyorlar.

Yeşil sahalardaki sihirinin bittiği andan itibaren bir çok veliahtın ortaya atıldı, atılmaya da devam ediyor. Yeni bir isim gündeme geldikçe biz de gülümsemeye, kulak ardı etmeye devam ediyoruz. Yeniyetmeleri geç, oyununu seyretme şansına sahip olamadığımız Pele veya Cruyff'u kaçırdığımız için üzülmeli miyiz inan bilemiyoruz.

Şimdiki çocukların süper kahramanları, dijital rüyaları, rutin halı saha maçları var. Bizim asıl kahramanımız ise sendin. Yukarıdaki karede olduğu gibi altı kişiye karşı tektin, durdurulamayan, yere indirilemeyen, yenilgiye uğratılamayandın. X-Men'leri alayı gelse, Spider Man 500 km ağ atsa, Harry Potter büyünün kralını yapsa eline su dökemezdi, çünkü sen tek başına Dünya Kupası almıştın. Sen gerçektin.

Hangisini anlatsam bilemiyorum, ilk blog yazımdaki resmine dönüp, daha ufacık bir veletken, "Bir gün Arjantin forması giyip, Dünya Kupasını kaldıracağım" demeni mi? Ergenlik çağında devre aralarında meşin toptan pinpon topuna yaptığın gösterilerle maç heyecanının önüne geçmeni mi?

ITT Schaub Lorenz veya Grundig televizyonlarımıza düşen ilk renkli yayın heyecanlarında yer etmiş "Arjantin'den bir yıldız geliyor: Armando Diego Maradona" anonslarını duyup, ekranlara yapışmamız mı? Spikerlerin dakikalarca "Gooooooool" diye yırtınmasını mı?


Seksenikide markaj adına yapılan her türlü anti-futbol sertliğine karşı sonunda isyan edip, delikanlılığını ortaya koymanı mı? Genç yaşında yaşadığın yıldız/kurtarıcı baskısına rağmen dibi görüp küllerinden doğarak dört yıl sonra Meksika'da tek başına Dünya Kupası'ını kaldırmanı mı? Futbol tarihinin en nefes kesici golünü İngiltere ağlarına bırakmanı mı?

Barcelona'da yine tekmelerden yılıp, Napoli'ye geçmeni, 61 yıl sonra güneye şampiyonluk tacını giydirmeni mi? (Ki 90 Dünya Kupası'nda Napoli'de evsahibinden çok desteği alan tek başına sendin...) Finalde saçmasapan bir penaltıyla yenilip, gözyaşlarını tutamamanı mı?

Doksandörtte dibe vurduğun günlerin ardından tam herşey mükemmele gidiyorken, doping kararıyla bizden ayrı bırakılmanı?

İster ısınmak için ister oynamak yeşil çimenlere bastığın her an güzel oyunun en unutulmaz kareleriydi. Futbol sahasında icra ettiğin sanatın bir eşi benzeri olmadı, olmayacak.


Oyunun dışında sevapların kadar hatalarına sahip çıkmanı da sevdik, futbol kartellerine bodoslama dalmanı, Boca tribününde gerçek bir taraftar gibi çıldırmanı, hayattan keyif almanı, yanık sesinle şarkılar söylemeni sevdik. Bizi dönem dönem futbolundan ayrı bırakmana, sağlığını bozmana, "Meraba Televole" diye haykırmana, teknik direktörlüğünde enterasan işlere imza atmana rağmen sevdik :)

Arjantin'in başında başarılı olup, olmaman inan bizi çok ilgilendirmiyor. Sen her zaman bu güzel oyunun en büyük yıldızı olarak kalacaksın. Ver her veliaht adayın ortaya çıktığında daha da büyük bir sevgiyle kucaklanacaksın...

- Büyük sanatçı ile ilgili keyifli linkler:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder