9 Haziran 2010 Çarşamba
Çok az kaldı
Önceki yazıdaki Dünya Kupası yakın tarih yolculuğumuzdan sonra şimdi de günümüze dönelim. Büyük heyecan iki gün sonra başlıyor. Bu sefer Avrupa'dan çok uzakta bir mekana Güney Afrika'ya konuk oluyoruz.
İki yıl önceki Konfederasyon Kupasını hatırlayarak, maçlarda bir saniye durmadan çıkarılan boru seslerinin en aza indirildiği sahnelerin yaşanması dileğiyle başlamak istiyorum. Bu kez özellikle futbol kültürünün yüksek olduğu ülkelerden seyircilerin de tribünde yerini alacak olması beni ümitlendiriyor. Yoksa maçları kısık sesle seyretmek pek keyifli olmayacak. Oradaki sevgili dostlar lütfen davul zurna vb gibi aktivitelerden çok futbola konsantre olun ve bizler de bir süre sonra insanı hipnotize eden seslerden uzak, keyifli bir şekilde maçları seyredebilelim :)
Öncelikle sakatlardan başlayalım, ne yazık ki hazırlık maçları ve öncesi sakatlıklar bazı takımların canını çok sıktı. Robben, Drogba, Ballack, Ferdinand gibi yıldızları izleyememe riski güzel oyun tutkunlarını da haliyle üzüyor. Bir umut belki de bazı maçlara yetişebilirler umuduyla beklemede kalacağız (Ki bazılarının oynamama durumu kesinleşti). Bu açıdan turnuva öncesi kısmetsizliklerin sık yaşandığını belirtebiliriz.
Bu turnuvadaki takımları incelediğimizde özellikle şampiyonluk için İspanya, Brezilya ve İngiltere'nin ön plana çıktığını görüyoruz. İspanya yıllardır süren kupa kazanamama makus talihini 2008'de yendi, oyuncu kadrosu ve oyun sistemi olarak tarihlerinde geldikleri en yüksek noktadalar. Eleme grubunda onda on yaptılar ve kimseye acımadılar. Fransa'nın 98-00'de yaptığı dubleye en yakın takım konumundalar. Iniesta'nın sakatlığı biraz düşündürse de İspanya'nın en az yarı finali çok olası.
Brezilya Dunga yönetiminde daha çok genç oyuncuları ön plana çıkaran dinamik bir oyun yapısı sergiliyor. Hep alıştığımız artistliklerin aza indirgendiği disiplinli oyun tarzı Brezilya'yı hedefe hızlıca taşıyabilir, yaşlanan ve çaptan düşen yıldızlar kadroya alınmasa da varolan oyuncular da formanın hakkını rahat verebilecek tipte, üstelik çok da mücadele ediyorlar. Bana sorsanız ben 1970 ya da 1982 Brezilya'sını tercih ederim, ama değişen devir her ekolü etkileyebiliyor.
Bu turnuvaya en iddialı gelen takımlardan biri İngiltere. Çok uzun süredir bu kadar iyi bir kadroları olmamıştı (Ferdinand sakatlığı üzdü haliyle). Başlarında ise ismi başarıyla adeta eşit olan Capello bulunuyor. Elemeleri ne kadar rahat geçtikleri düşünülürse kupada favori gösterilmeleri de doğal hale geliyor. Sanırım adada herkes havaya girmiş durumda. Tabii buradaki kritik soru şu ya penaltılara kalan bir maç olursa? İngiltere'nin penaltılarla imtihanı yine çok konuşulacak konulardan olacaktır.
Şimdi bir de plaselere gelelim. Almanya bilindiği üzere turnuvalarda on panzer gücündedir, ya finale çıkar, ya finali alır, bir şekilde ilerler, Ballack'ın turnuvaya katılamaması ne kadar büyük sorun olsa da bu kupada da kendilerinden çekinilir. Son şampiyon İtalya "Yetiş Pirlo" demeden ilk maçları kazasız belasız atlatırsa ilerleyebilecek güce sahip. Hollanda ise sanki yine güzel futbol oynayıp, finale kalmadan elenecek gibi geliyor. Robben'in oynama ihtimalini sevenlerden olarak yine de umutlu olmak istiyorum.
En güzelini en sona sakladım :) Şanlı Arjantin Diego'nun yönetiminde en spekülatif takım olarak kendini belli ediyor. Öyle bir hücum hattı var ki insan hiç birini kesmeye kıyamaz. TD olsam delirip, hepsini birden oynatmak suretiyle Tevez, Messi, Milito, Higuain, Palermo, Agüero gibi bir orta saha ileri uç düzeni kurabilirdim. Tahminen her atılan uzun pasla bir gol yerdik ama nasıl olsa bu golcüler de gol bulacağından halı saha maçından farksız sonuçlar yakalanabilirdi. Şaka bir yana yanda da olsa tekrar Diego ile buluşmak çok güzel. Ayrıca büyük tecrübe Veron oynarsa da çok güzel olacak. Dört gözle bekliyorum mavi beyazın maçlarını. Diego bir de TD olarak Dünya Kupası alsa fena mı olur? :) (Senin hocalığını eleştirenlere inat tam destek diyorum Diego, yaşasın Arjantin!)
Cuma büyük eğlence başlıyor dostlar, şimdiden keyifli seyirler...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder