21 Haziran 2010 Pazartesi

Favori Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı


















İspanya ve Honduras arasındaki güç dengesizliğini düşündüğümüzde İspanya'nın idare eder bir oyunla kolayca sonuca gittiğini söyleyebiliriz. Maçın başında Honduras biraz daha yürekli, İspanya ise aceleci gibiydi, sanki "Bir an önce golleri bulalım, rahatlayalım" telaşesi oyuncuları sarmıştı. Tam yoksa Honduras pozisyona mı girecek diye düşünürken Villa güzel bir vuruşla golü buldu ve İspanya ondan sonra sayısız gol pozisyonuna girdi.

Kaçan penaltı ile birlikte gol pozisyonlarını saysak bugünkü Portekiz farkına ulaşabilecek şansları yakaladı İspanya. Torres'in düşündürücü form durumu ve son vuruşlardaki eksiklikler rekor golü engelledi, üçüncü maçta bu golleri İspanya arar mı arar. Şili karşısında galip gelmeleri gerekecek (İsviçre'nin Honduras'ı yenme ihtimali düşünüldüğünde), bu kadro ve diziliş o maçta tekrarlanır mı merak konusu. Xavi Iniesta'sız bu maçı iyi idare etti. Daha zorlu maçlarda göbekte bu ikiliye ihtiyaç var.

David Villa ikinci golü de buldu biraz da şansının yardımıyla, bu kupada o kadar çok savunmaya çarpıp giren gol izledik ki, artık insan kanıksamaya başlıyor. Penaltıdaki vuruşu da güzel, auta gitmesi şanssızlık. Özellikle Ramos'un öne doğru cesaretli futbolu her zaman keyif veriyor. İspanya şu anki kadrosuyla düşük viteste oynarken bile zevkle seyredilen bir takım.

Gündüz maçlarında Portekiz biraz abartmış ve Kuzey Kore'yi 7 golle geçmiş. Brezilya-Portekiz maçı keyifli olacağa benzer. Şili ise İsviçre'yi de 1-0 ile geçerek yeni bir Latin Amerika efsanesi yazmaya devam ediyor, alkışlar yürekten gider. Gönlüm bu gruptan İspanya ve Şili ile çıksın istiyor, işallah öyle olur.

İkinci maçlar sonunda Avrupa Kıtası 7-5 önde. Artık 14.30 maçları sona erdi. Hepimize hayırlı olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder